İnsan bir günde Utrecht, Gent ve Brugge’u görünce dünyanın güzelliklerine sonuna kadar inanıyor. Doğal güzellikler ile birlikte insan yaratısının da bu kadar güzel olması şaşırtıcı; ayrıca harika bir uyum olarak karşımıza çıkıyor.
Önce Utrecht’ten başlayalım!
Burada (Hollanda) şehirler kanallar üzerine kurulmuş, insanlar kanallara uygun evler yapmışlar. Hayat yavaş akıyor, acelemiz yok, durun hele!
Acele etmeden fakat erkenden başlıyoruz güne. Erken kalkan yol alıyor. Amsterdam’daki Enterprise’dan öncesinde rezervasyon yaparak kiraladığımız aracımızı sabah 8’de teslim alıyoruz. (Bu arada araç için günlük herşey dahil -sigorta da- 60 euro ödüyoruz, günün sonunda enterprise’dan memnun kalıyoruz)
Amsterdam’ın yaya, bisiklet, tramvaylar için düzenlenen karışık yollarına daldık gidiyoruz. Başta biraz zor oluyor, ama alışıyoruz.
İlk hedefimiz Utrecht ileri!!
Utrecht güzel mi güzel bir öğrenci şehri, küçük de aynı zamanda.
Amsterdam ile Utrecht arası yolumuz kısa, hemencik varıyoruz. Şehre giren yollar kapalıymış, biraz dolanıyoruz. Ama nihayet merkezdeyiz. Utrecht’te otopark çok pahalı, 1-1,5 saat gibi bir süre için 3-4 euro otopark parası ödüyoruz. Yine sistem makineye ne kadar süre otoparkta kalacağınızı girerek parayı ödemek ve fişi aracın önüne koymak üzerine kurulu. Biz de sisteme uyuyoruz; arabayı bırakıp şehre giriyoruz.
Sabah saatleri olduğundan herhalde şehir sakin, çok zamanımız olmadığından sakinlikle şööle bir dolanalım diyoruz.
Şehre giriyoruz ama kimse yok, hemi de karanlık -kimse yoksa ben bi poz vereyim :)-
Aa yine kanal, yine bisikletler ben burda da bi poz vereyim 🙂
Hemen karşımıza merkezdeki Dom Kilisesi çıkıyor;
E burda da bi poz vereyim 🙂
Burası en yüksek kilise kulesi Hollanda’da, Gotik mimari tarzında inşa edilmiş. Şehrin sembolü aynı zamanda. 1321 ve 1382 yılları arasında inşa edilmiş.
Dom Kilisesi’ni daha yakından tanıyoruz 🙂
Altından geçip genişçe bir meydana çıkıyoruz
St. Martin Katedrali’nin yanındaki özgürlüğün temsilcisi gibi duran bu heykelle karşılaşıyoruz, biraz da Taner çıksın değil mi 🙂
Sonra Kilisenin çaktırmadan sağdan poz verdiği sokaklarda dolaşıyoruz.
Gördüğünüz gibi sokaklar hala sakin..
Yolda ne görelim; “marhaba”, Türkler burda çok belli ki 🙂
Marhaba’yı geride bırakırken açık bir pazara rastlıyoruz, kumaş satıyorlar çoğunlukla, millet meğersem burdaymış. Giriyoruz pazara;
Soldaki tiyzeler çok tanıdık 🙂
Kısacık Utrecht gezimizde açık pazar bulup da gezdik ya, pes diyorum 🙂
Pazarı ardımızda bıraktıktan sonra şehri gezmeye devam ediyoruz, karşımızda daha sakin, küçük model bir Amsterdam var gibi..
Yine kanallar..
Ve tabi heykeller ve bisikletler 🙂
Kısacık vaktimiz buraları görmeye yetiyor ve şehirden ayrılmak üzere geri dönüyoruz.
Dönerken de Dom Kilisesi’nin kulesine bi göz kırpmadan gitmiyoruz, kule bunu saymayız daha uzun bekleriz der gibi 🙂
Amacım size Utrecht’i kısacık da olsa anlatmak, rotanıza ekleyip/çıkarmanız konusunda fikir vermekti. Umarım gerçekleşir. Biz Urecht’ten sonra Gent’e geçeceğiz, asıl sürpriz adını duymadığımız bu şehirde karşılayacak bizi..
