Barselona’da son günümüz, aslında şehir dışına çıkma durumumuz vardı ama gitmedik bugün de Barselona’da görmediğimiz ufak tefek yerleri görelim dedik, iyi de yapmışız..
Özet olarak bugün;
1- Forum bölgesi
2- Torre Agbar
3- Parc de Laberint d’Horta’yı gördük..
Bunların tamamı birbirine yakın değildi, bu yüzden yoğunlukla metro kullandık, böylesi daha kolay oldu.
Forum Bölgesi;
Forum bölgesinden bahsedeyim biraz, burası aslında La Barceloneta’nın ilerisi, ancak metroyla gidebilirsiniz, oldukça uzak bir yer, yürümenize pek imkan yok.
Forum bölgesinin olayı meşhur mimarlık ofisi Herzog & de Meuron tarafından yapılmış üçgen biçimli forum binası.
Modern binalarla çevrili bu bölgede bir de park var; Parc de Diagonal Mar, diğer parklarla kıyaslandığında çok vasat, bence forum binasının da bir numarası yok, bunlar görülmese de olur 🙂
Gördüğünüzde bence siz de aynı şeyi söyleyeceksiniz. İşte;
Burası modern binalarla kaplıydı, sanırım aynı zamanda oteller bölgesiydi..
Buralarda biraz yürüdükten sonra hemen ilerideki Parc de Diagonal Mar’a gittik;
Bir de avm var buralarda, belki yemek yiyebilirsiniz, biz birer kahve içip geldiğimiz gibi metro ile geri döndük, bundan sonraki durağımız Torre Agbar oldu, yani Agbar Kulesi..
Torre Agbar;
Agbar Kulesi, 33 katlı bir yapı, Fransız mimar Jean Nouvel tasarlamış, yapı kullanıma 2005 yılında açılmış. Jean Nouvel binayı tasarlarken Barselona yakınlarındaki Montserrat dağından esinlenmiş. Bina ismini büyük ispanyol şirketlerinden biri, binanın da sahibi Agbar Grup’tan almış. Bina halihazırda ticaret merkezi olarak kullanılıyormuş. Kulenin gece ışıklandırmasının güzel olduğunu duydum, ancak biz göremedik, belki siz görürsünüz..
Bina hakkında çok fazla eleştiri olmuş, bence binaya çirkin diyemeyiz, ben çirkin bulmadım, ancak Barselona’nın silüetini bozmuş, tepeden manzarasını fena etkilemiş, hemen dikkat çekiyordu.
İşte bina bu kadar ciddi idi;
Ancak biz ciddi kalamadık 🙂
Parc del Laberint d’Horta;
Barselona’nın parklarından biri de Parc de Laberint d’Horta, yine metroyla gitmeniz gereken bir yer, hipodrom ve üniversitenin yakınlarında. Burası geniş bahçelerin, küçük çapta bir şelalenin bulunduğu tarihi bir alan, aynı zaman da özel bir mülkmüş, İtalyan bir mimar tarafından 18. yy’da neoklasik tarzda tasarlanmış. 19. yy’ın ortalarında sahipleri tarafından genişletilmesine karar verilmiş, bu şekilde park romantik bir bahçe haline dönüştürülmüş. Bahçe, 19.yy’ın sonlarında popüler kültür ve sanat alanı haline gelmiş. 1971 yılında ise halka açılmış, daha sonra da restorasyon çalışmaları gerçekleştirilmiş.
Park bugün, açık hava müzesi şeklinde kullanıma açık, aynı anda 750 kişiyi alacak kapasiteye sahip. Açıkçası biz beğendik, huzurlu, sakin bir alandı, çok çok az insan vardı, normalde giriş için 2,23 euro ödemeniz gerekirken biz hiç ücret ödemedik, almadılar sağ olsunlar 🙂 Eğer ki Barselona’da bolca vaktiniz varsa bence görebilirsiniz, vaktiniz kısıtlı ise öncelikli olarak diğer alanları gezmekte fayda var tabi..
Labirentin etrafında böyle ufak detayları da var
İlerliyoruz..
Küçük labirentte biraz eğlendik ve çıktık, çıkışa doğru ilerleyerek gezmeye devam ettik, bu arada parkta ışık da çok güzeldi, ortam da, hemen faydalandık, Taner fotoğraflarımı çekti, bitanecik de çektiklerinden paylaşayım bari napayım 🙂
Böylece bir parkı daha görmüş ve gezmiş olduk, darısı diğerlerinin başına inşallah..
Buradan yine aynı yoldan metro ile şehir merkezine döndük, amacımız sokaklarda kaybolmaktı 🙂
Bu gece Barselona’da son gecemizdi, güzel değerlendirdik, caddelerde boş boş yürüdük, güzel mağazalara girdik, çıktık, bu şehri belki bi daha göremeyeceğiz, biz de bi daha göremeyecekmişiz gibi gezdik! Ayaklarımıza kara sular indi, yürümekten bitkin düştük, artık takatimiz kalmamıştı ki otelimize döndük..
Ertesi gün evimize dönerek Barselona defterini kapattık, umarım bir gün yollarımız yeniden kesişir diye dua ettik..Belki bir gün, neden olmasın?