İstanbul Kahve Festivali’nin ardından..

İstanbul Kahve Festivali, 22-25 Ekim 2015 tarihleri arasında düzenlendi, bu yıl festivalin 2. yılıydı. 

İstanbul’da olup da festivali duymayan, biletlerini almaya çalışmaya pek fazla kişi kalmadı sanırım 🙂 anlayacağınız çok rağbet gördü.

Peki madem bitti, geçti, gitti, neydi, nasıl geçti biraz anlatalım, seneye de referans olsun istedim, işte bu yüzden İstanbul Kahve Festivali’ni anlattım..Buyrun;
 
İstanbul Kahve Festivali; 
Kahve severler ile bu işi profesyonelce yapanları buluşturan festival olarak konumlandırılmıştı.

Festival kapsamında dünyanın çeşitli yerlerinden tadılmak üzere hazırlanan kahveler sunuldu, bu işi büyütmüş, artık fabrikasyon haline gelmiş kahveciler dışında butik kahve dükkanlarına da yer verildi, kahvenin hikayesi anlatıldı, pişirme, demleme teknikleri ele alındı, yerli-yabancı baristalar şovlar yaptı, kahveler hazırladı, sunumlar, workshoplar yapıldı, canlı müzik de tabi ki unutulmadı, Babylon kalitesiyle ziyaretçilerin kahve tadımları daha da keyifli hale getirildi ve tabi bence festivalin en güzel taraflarından biri olan mekanı ile ziyaretçileri buluşturuldu, mekanı neresi miydi? Haydarpaşa Garıydı..

Şimdilerde eski yolcularını ağırladığı günlerin yoğunluğundan pek uzak, o yüzden biraz yalnız Haydarpaşa, festival ise Haydarpaşa Garı’na da renk kattı, yalnızlığını da biraz aldı..

İstanbul Kahve Festivali mekanı Haydarpaşa Garı hakkında;

Haydarpaşaya Bağdat’a açılan bir kapı diyebiliriz, çünkü; Haydarpaşa İstanbul-Bağdat demiryolu hattının başlangıcı olarak inşa edilmiş. Osmanlı padişahlarından II. Abdülhamit döneminde, 1906 yılında yapımına başlanmış.

Prusya-Yeni Rönesans üslubu ile iki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından plan ve projesi gerçekleştirilmiş. Yapımında İtalyan’lar çalışmış. 

İsmini III. Selim’in paşalarından olan Haydar Paşa’dan almış.

I. Dünya Savaşı sırasında sabotaj sonucu çıkan yangında çok hasar görmüş, sonradan yeniden onarılmış ve bugünkü halini almış. (1917)

Çok yakın tarihte, 2010 yılında ise çatısında çıkan yangın sonucunda çatısı çökmüş ve 4. katı kullanılamaz hale gelmiş. 

Haydarpaşa bugün bizler için sadece Kadıköy’den yapılan vapur seferlerinden seyredilen güzel bir manzara, ancak çok yakın bir zamana kadar bundan ibaret değildi, hem kavuşmaların hem de ayrılıkların mekanıydı. Her gün binlerce yolcuyu evine, işine, memleketine, gurbete gönderiyordu. Bu yüzden Haydarpaşa hepimiz için umudun ve özlemin simgesiydi..Umarım Haydarpaşa hepimiz için ifade ettiği anlamlarına kavuşur, atıl bırakılmaz, manzara olmanın ötesinde hayatın parçası olarak geri döner..

Tüm bu duygu yoğunlukları ve değişik halleri dışında bu seneki kahve festivali ise Haydarpaşa’nın umut veren ellerini kahve kokusu ile doldurdu diyebilirim. Kahve festivali, kısa süreli de olsa Haydarpaşa’ya yaşamı geri getirdi.

İstanbul Kahve Festivali ve festivalde gözüme çarpanlar;

Başlangıç olarak şöyle söyleyeyim Kahve Festivali’nde birçok yaratıcı ve güzel standla karşılaştım, hepsini tek tek yazmam mümkün değil, o yüzden size ön plana çıkanlardan bahsedeceğim.
 
 
Haydarpaşa’nın önüne bu güzel otobüste kahveciler tezgah açmıştı 🙂
İçeri girdiğinizde sizi bildik Haydarpaşa karşılıyordu
 

Sonra? Sonrası mı ne ? Tam bir cümbüş..

İşte cümbüşlü Kahve Festivali manzaraları;

 
Başlangıcı Sahi ile yapıyoruz, lokumlarından ikram ediyorlardı, bir harikaydı doğrusu, çok beğendim..
 
Kağıttan bank çok yaratıcıydı, aman zarar görmesin deyip önce elle yoklayan oturamayan çoktu 🙂
 
Bu da workshop alanlarından biriydi, festival programını incelerseniz birçok workshop, seminer olduğunu göreceksiniz
 
Standlardan birindeki bu rahat koltuk gezmekten çok yorulduğum anlarda bana göz kırpıyordu 🙂
 
Veee Mehmet Efendi, bence festivalin en misafirperver markasıydı, bir vagonda misafirlerini 40 yıl hatrı olan türk kahvesine yaraşır şekilde ağırladı, hediyeler verdi..
 
Bu da bahsettiğim Mehmet Efendi Vagonu, sohbet eden mi fal bakan mı, dedikodu yapan mı kimi ararsan burda 🙂
 
Fiat tezgah açmış, kahveyle ilgisini kurabilmek için de Fiat 500’ü kahveyle kaplamıştı
 
İşte bu da kahveli Fiat 500’ün yakın hali
 
Her bir peron sürprizli standlar ile doluydu

Starbucks’ın standı (standları daha doğrusu) hem güzel hem de faydalıydı, ikramlık kahvelerinin yanında kahve çekirdeklerinin toplanması, işlenmesi ve geçirdiği maceraları anlatan bir ekibi vardı, mekan ise Starbucks reserve alanıydı..

Starbucks Reserve Alanı
Bize maceraların bir kısmını aktaran bu yıl Avrupa’nın en iyi baristası seçilen Gürkan oldu..Kahvenin yaşadığı macerayı öyle bir heyecanla anlatıyordu ki baristalığı da aynı heyecanla yapıyorsa başarılı olmaması zaten imkansızmış diye düşündüm..
İşte Gürkan anlatıyor, sevkiyat önemli bir hadise 🙂
 
Bi parça kahve çekirdeği, memleketleri farklı
Güzel Aradolu arabası 🙂
 
Aradolu’nun arabasına benzeyen bir başka araba, pek bir şirindi..
Kahve festivaline gelip de vagon aralarını çekmeyen yoktu sanırım 🙂 buralarda yarışlar yapılıyordu, bu aralığı kim önce kapacak da fotoğrafını çekebilecek yarışları 🙂
Arzum yeni bir kahve makinesi çıkartmış, ismi “Okka”, sevimli bir makine, ben beğendim, elinden dağ çilekli türk kahvesi içtim, vallahi güzeldi
Böyle de değişikli bir makine vardı, görünce bi tövbe bismillah demedim değil 🙂
 
Gelen giden, kafeinden titreyen çok 🙂

Bence festivalin, en yaratıcı, en güzel standı Breaking Bad temasıyla Walter’s Coffee Roastery idi.

Walter’s Coffee Roastery
Kahve önemli, bu işi ciddiye almalı, Breaking Bad teması tam da bu noktalarda bu standa çok yakışmış 🙂
Bakmayın sarı göründüklerine aslında bir pembe kadar tatlılardı 🙂
Ekip önemli, haydi hareket!
Böyle şeyler yapmasalardı iyiydi, korktum 🙂

Ve Kahve Festivalinden sevdiklerim özet olarak böyleydi, sevmediklerim yok muydu? Elbet vardı, bence festivalde satılan birçok ürün fahiş fiyatlardaydı, bu açıkçası beni hayalkırıklığına uğrattı, ikramları bence yetersizdi (kahve dışındaki gıdalarda), kalabalıktı..İşte bunlar da Kahve Festivali’nin olumsuz taraflarıydı..Fakat her sene daha iyiye giden bir ivmeyle bu organizasyonun oldukça değerli ve keyifli olduğunu düşünüyorum, bu yüzden seneye beklentim bir tık daha yüksek, o zaman seneye görüşmek dileğiyle, şimdilik hoşçakalın..

Facebooktwitter