Güzel bir güne Cenevre’de başladık, içinden geçip panoramik olarak görmek istedik, iyi de yapmışız, Cenevre’yi beğendik, ayrıca uzun uzun gezmeli gelmeye karar verdik. Yaptığım araştırmalar da Cenevre’de gezilecek çok yer olduğunu gösterdi bana. Ama tabi İsviçre’nin geneli gibi pahalı, hatta Cenevre, dünyanın yaşaması en pahalı olan 10 şehrinden biriymiş, amaaa tatili ucuza getirmenin yolları var, bunları uygulayarak gidemeyeceğiniz, kalamayacağınız, gezemeyeceğiniz yer pek yok bence. Cenevre’de de böyle yapılabilir.
Bu arada bir önceki akşam Cenevre’ye yakın bir yerde kaldık, tabi ki Fransız tarafında İsviçre tarafı pahalıydı, araç kiralamanın avantajlarından biri biraz şehir dışına çıktığınızda -ki araçla hızlıca çıkabiliyorsunuz- otel fiyatlarının ucuzluyor olması. Yine Expedia aracılığıyla “Hotel Première Classe Annemasse” de rezervasyon yaptırdık, oda fiyatı 51 dolardı, bu da kişi başı 25,50 dolar demek oluyor, dolayısıyla çok iyi bir fiyata konaklamış olduk, otelin konumu dışında başka bir sıkıntısı yoktu, gayet iyi ve temizdi, ücretsiz otoparkı da vardı, ancak bu fiyata kahvaltı dahil değildi.
Gelelim Cenevre’ye;
Cenevre; Zürih’ten sonra en kalabalık şehri İsviçre’nin, Leman (Cenevre) Gölü’nün kıyısında, aynı zamanda Cenevre Kantonu’nun da başkenti, İsviçre’nin en kozmopolit şehri.
Sanatçılar kenti olarak da anılıyor, burası bana Bern’den daha farklı geldi, Fransız mimarisi hakim gibi görünüyor, İsviçre’nin genelinde gördüğüm saat kulelerini Cenevre’de pek göremedim.
Cenevre’de euro geçiyor, alışverişinizi euro ile yapabilirsiniz, ama kur farkı belki sıkıntı olabilir.
Cenevre’de gözyüzü hep telli, şehirde troleybüs kullanılıyor.
Cenevre’nin gezilecek yerlerini listeleyeceğim, biz bunlardan St. Pierre Catedral’ine gittik, Jet d’Eau su fıskiyesini gördük, Palace Neuve’yi arabayla turladık, bunun dışında caddelerinde dolaştık, bizimkisi bir geziden ziyade arabayla turlamaktı, bir göz atmış olduk, başka bir fırsatta gezmeye karar verdik. Siz kararsızsanız, belki fotoğraflar ve bilgiler karar vermenizde etkili olabilir.
Başlıyoruz, işte Cenevre caddeleri, binaları;
Annecy-Lyon’ a soldan 🙂 |
Burası Palace Neuve (Yeni Saray);
Palace Neuve |
Caddeleri dolaştıktan sonra St. Pierre Katedrali’ne gittik. Katedral oldukça eski, 12. yüzyılda yapımına başlanmış, gotik bir yapı, Avrupa’daki bir çok kilise/katedral gibi oldukça görkemli. Sokak arasından çıkan bir sürpriz gibiydi bizim için.
Dar sokaklara gizlenmiş |
Etrafında güzel evler |
Ve kendisi de buraya saklanmış |
İşte tam olarak burada! |
Katedralin hemen solunda şehre hakim bir park var, turist fotoğraf makinesini almış gelmiş, yerli köpeğini almış gelmiş 🙂
Teyze iki köpeği kapmış, parka geliyor |
Parktan şehir görüntüsü çok güzeldi, hafif tepede; güzel binaları ve Leman (Cenevre) Gölü’nü görüyor.
Taner ve ben de burdayız |
Katedralden ayrıldıktan sonra, dünyanın en yüksek fıskiyelerinden olan Jet d’Eau’yu görmeye gittik, fıskiye Leman (Cenevre) Gölü’nün Rhone Irmağı’yla birleştiği yerde bulunuyor, 140 metreye kadar çıkıyor, yakından inanılmaz yüksek, görüntüsü de güzel, ama bana yine de çok anlamlı gelmedi 🙂
Cenevre’de kalabildiğimiz yerler buralar, ama sizin için biz gezemedik siz gezin köşesi yapacağım 🙂
Biz gezemedik siz gezin;
-Eski şehir bölgesi,
-Jardin Anglais (İngiliz Bahçeleri),
-Mont Blanc meydanı,
-Mont Blanc köprüsü,
-Longemalle meydanı,
-Tavel House (Tarihi Cenevre Müzesi),
-The Bains des Paquis,
-Brunswick anıtı,
-Çiçek saati,
-Leman (Cenevre) Gölü ve çevresi,
-Carouge yerleşim bölgesi,
Ayrıca Cenevre’de Amsterdam’dakinin benzeri bir Red Light bölgesi, bir de gece hayatını sevenler için şehirin 10 km uzağında dünyanın en büyük gece kulüplerinden biri “Macumba” var.
Velhasılıkelam, Cenevre güzel şehir, biz beğendik, gelinir, uzun uzun kalınır, gezilir…