Yurtdışında doğum genelde merak edilen konulardan birisi. Hatta hamile olduğunuzu duyan arkadaşlarınızın en çok sorduğu soru; bebek doğduğu yerin vatandaşlığını alıyor mu? Bu sorunun cevabı, Avrupa için HAYIR 🙂 Amerika Birleşik Devlet’lerinde doğum ile vatandaşlık hakkı kazanılıyor ama burada öyle bir hak yok. Doğan bebek anne-babanın ülkedeki statüsüne bağlı. Çek Cumhuriyeti’nde de durum aynı, bizim uzun dönem oturum hakkımız var, bebeğimizin de öyle oldu.
Süreci en baştan anlatacağım. Buradaki sağlık sistemi tabi işin bir parçası. Genel olarak sistem burda biraz sıkıntılı, Türkiye buranın yanında gayet modern ve iyi kalıyor. Arada bir de dil bariyeri var, İngilizce konuşan doktor bulmak nispeten daha kolay ancak sağlık personelleri İngilizce pek konuşmuyor. Bu yüzden hastane ziyaretleri bizim için bayağı zorlu geçebiliyor.
Hamilelik boyunca sizinle ilgilenecek, muayene ve testlerinizi yapacak bir doktor bulmanız gerekiyor. Hastaneye gidebilirsiniz, ancak yaygın olan bir klinik bulmak. Çoğu kadın doğum doktoru senelik belli bir ücret alıyor, hamileyseniz bu ücret daha yüksek olabiliyor. Aslında bu yasal bir durum değil, ancak sigortadan düşük ödeme aldıkları için bu şekilde bir düzen kurulmuş. Belki tek tük almayan vardır ama genel olarak aldıklarını biliyorum. Bunun dışında ekstra bir talebiniz olmazsa tüm giderler sigorta tarafından karşılanıyor. Benim devlet sigortam vardı, doktorun yıllık ücreti dışındaki bir ödeme yapmadım.
Her ne kadar sağlık sistemi burada sıkıntılı olsa da hamilelik boyunca gebenin takibi, yapılması gerekenler belirli bir düzene oturtulmuş. Doktordan doktora değişmiyor, haftası gelince kan veriyorsunuz, ultrasona giriyorsunuz. Açıkçası ben bu sistemi beğendim, iç rahatlatıcı. Hamileyken zaten endişe seviyeniz yüksek oluyor, bir de doktordan doktora değişebilecek uygulamalar daha da bunaltabilir.
Hamileliğin 14. haftasında doğum yapmak istediğiniz hastaneyi seçmelisiniz ve kayıt yaptırmalısınız. Burada neredeyse tüm hastaneler devlet hastanesi, özel bildiğim tek bir hastane var, doğumhanesi var mı bilmiyorum. Bu konuda en çok ismi duyulan hastaneler; Podoli, Apolinar, Motol, Krc gibi. Ben eve yakınlığından ötürü Motol’u seçtim. Burası aynı zamanda büyük bir üniversite hastanesi, doğumdan sonra bebek bakımının da iyi olduğunu duydum. Devlet hastanesinde doğuma girecek doktor seçmeniz mümkün değil, o gün nöbetçi kim varsa o giriyor. Bazı doktorlar ekstra ücretle bu talebinizi karşılıyor, benim doktorum da istersem girecekti, ben tercih etmedim.
Daha önce de söylediğim gibi hamileliğiniz boyunca test ve ultrasonlarınız doktorunuz veya doktorunuzun sevk ettiği yerler tarafından yapılıyor. Bu anlamda ben bir zorluk çekmedim. Hamileliğinizin 36. haftasından itibaren kayıt yaptırdığınız hastaneye gitmeye başlamalısınız. Takibiniz de artık hastane tarafından yapılmaya başlanır. Ben açıkçası hastane takibine başlayacağım dönem ve doğum için biraz stresliydim, Çekçe konuşamadığım için İngilizce konuşan sağlık görevlileri bulabilecek miyim bulamayacak mıyım aklımda hep soru işareti oldu ve kendime sıkıntı yaptım. Nasıl aşabilirim, doula ile mi çalışmalıyım, çevirmen mi bulmalıyım bir sürü alternatif dolandı kafamda. Doula istemedim çünkü doğuma sizin dışınızda tek bir kişi girebiliyor, o da eşim olsun istedim. Tüm doğum süresince yanımda olabilecek çevirmen bulamazdı. Ayrıca bulsam da çok pahalı olurdu. Aklıma Motol hakkında biraz daha detaylı araştırma yapmak geldi, forumlara baktım, insanların deneyimlerini okudum. Daha önce de okumuştum elbet ama daha çok expat gruplarında ve sınırlı şekildeydi. Ayrıca maalesef insanların hastaneler konusunda deneyimleri genelde kötüydü, suratsız, kötü davranan hemşireler, ilgisiz doktorlar vs…Bu durum beni daha da çok geriyordu. Çekçe forumlardan birinde bir kadının çok memnun kaldığı, kendisine çok yardımcı olan bir hemşireden bahsettiğini okudum. Sonra o hemşireyi aradım, tabi ki Facebook’ta buldum 🙂 Stalker olarak kendisine bir mesaj yazdım. Ne kaybederim ki diye düşündüm, zaten yeterince çaresizim. O hemşire bana yanıt verdi ve konuşmaya başladık. Gerçekten çok tatlı ve yardımcıydı, çoğu kişi İngilizce konuşabiliyor, konuşamayanlar da en azından yardımcı olabilmek için uğraşıyor dedi. Tedirgin olmanıza, yanınızda birini getirmenize gerek yok dedi. Ben tabi havalara uçtum, artık ondan sonra kimseyi de aramadım, doğumu bekledim.
Doğum hikayesine gelince Motol’dan çok memnun kaldım, insanlar şaşırtıcı şekilde kibar ve yardımseverlerdi. Gerçekten de hemşirenin dediği gibi İngilizce konusunda sıkıntı yaşamadım, İngilizce konuşamayan insanlar dahi yardımcı olmaya çalıştılar. Devlet hastanesi olmasına rağmen özel oda bulabildik. (Bu biraz şans meselesi, çünkü önceden rezervasyon yaptırmak mümkün değil, doğum zamanı ellerinde oda varsa veriyorlar) Hastaneden mutlu bir şekilde ayrıldık.
Şimdi bu hikayede biraz geriye gitmek istiyorum, sizine hamileliğim boyunca beni olumsuz şekilde etkileyen bir durumdan bahsedeceğim. Burada biz çalışma iznine bağlı olarak uzun dönem oturum izniyle kalıyoruz. Bu da permanent residency dedikleri kalıcı oturum değil, temporary residency dedikleri geçici oturum statüsüne sahip. Bu tip bir oturuma sahipseniz sizin sigortanız doğacak bebeğini kapsamıyor, bebeğiniz için doğduktan sonra özel sigorta satın almalısınız. Bazı Avrupa ülkelerinde (Almanya gibi) belli bir yaşın altındaki çocuklar babalarının sigortasından faydalanabiliyor, ancak burada öyle bir uygulama yok. Buraya kadar anlaşılabilir bir durum. Fakat işler bebeğin doğumundan hastaneden çıkışına kadar olan süreçte karışıyor. Çünkü bebeğe ancak hastaneden çıktıktan sonra (bebek sağlıklıdır belgesiyle) ticari özel bir sigorta satın alabiliyorsunuz. Yani doğduktan hastaneden çıkana kadarki süreci sizin karşılamanız gerekiyor. Bebeğin sağlıklı olduğu durumlarda bu çok yüksek bir miktar değil, fakat eğer bebeğiniz 1 gün dahi kuvezde kalırsa ödeyeceğiniz miktar günlük minimum 30.000 CZK oluyor. Bu da işler yolunda gitmezse çok büyük sıkıntılara yol açabilir. Milyonlara ulaşan borç sözleşmelerine imza atmak zorunda kalabilirsiniz ki geçmiş haberlere bakıldığında böyle olaylar yaşanmış. Burada dikkat çeken nokta, bebeği doğduktan sonra isteseniz de sigortalatamıyor olduğunuz. Aslında insan haklarına aykırı bir durum söz konusu, zira sağlık hizmetlerine erişim bir insan hakkıdır. Ve sistem sizin bebeğinize sigorta almanıza engel oluyor. Hamileliğim boyunca ya bebek erken doğarsa ya kuveze girmek zorunda kalırsa diye düşünüp durdum. Gerçekten bu anlamda benim için hem stresli hem de güvensizlikle dolu bir süreç oldu. Çek Cumhuriyeti’ne olan güvenimi kaybettim. (Elbette kimse kendi anavatanında olduğu gibi olmaz ama modern bir Avrupa ülkesi standardını beklersiniz.) Kendimizi biraz olsun rahatlatabilmek adına benim var olan devlet sigortama ek olarak başka bir hamilelik sigortası satın aldık. Bu yeni sigorta bebeği küçük bir miktar da olsa korudu. Kalanı için de dua etmekten başka çaremiz yoktu. Çok şükür ki her şey yolunda gitti.
Benim Çek Cumhuriyeti’ndeki doğum sürecim kısaca bu şekilde, umarım faydalı olabilmiştir.
Duygu