Almanya’nın başkenti Berlin, içinden nehir geçen, yakın tarihe kadar adı acıyla birlikte anılan şimdinin turistik şehri. Berlin ve genel olarak Almanya özellikle tarihi açıdan beni oldukça etkilemiştir. Almanların I. ve II. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşadıkları ve yaşattıkları özel olarak ilgimi çekmiştir. İnsanların kaba olduğu konusunda neredeyse hemfikir sayılabilecekleri Almanca, bana nedense hep bir hoş gelmiştir. Ancak Berlin için size muhteşem bir şehir, her yanıyla harika gibi cümleler kurup uzun uzun Berlin’i anlatmayacağım. Berlin’de tabi ki gezilecek çok yer var ancak ben size Berlin’in 5 yıldızından bahsedeceğim. Kısa süreliğine Berlin’deyseniz bu 5 yıldızı görmeden gelmeyin derim..
1- Brandenburger Tor (Branderburg Kapısı)
18. yüzyılda yapılan Branderburg kapısı Berlin’in sembollerinden biri. Aynı zamanda tarih boyunca siyasal simge olarak da kullanılmış. Bugün Ihlamurlarla kaplı caddeden yürüyüp bu kapıya ulaştığınızda turist kalabalığı sizi karşılıyor. Selfieler, aile fotoğrafları, eğlenceli arkadaş grupları tam da burada çekiliyor. Turistler adeta Berlin’in kapısı meşhurdu geldik pozları veriyorlar 🙂
2- Berliner Dom (Berlin Katedrali)
Katedral 18. yüzyılda yapılmış, aslında bir Protestan kilisesi. İsmi katedral ancak aslında değil 🙂 Neden mi? Çünkü katedralde hiçbir zaman bir psikopos yaşamamış. Bu da katedralin aslında katedral olamadığının göstergesiymiş, ilginç bir bilgi. Berliner Dom tarihi boyunca yıkılmış yeniden yapılmış, savaştan zarar görmüş yenilenmiş, ancak varlığını hep devam ettirmiş.
Katedral Brandenburg Kapısı’na yakın, önünde alabildiğine uzanan çimler var, sanki katedrali seyretmek için yaratılmış gibiler. Çimlere yayılıp katedrali seyretmek yapmaktan fazlaca zevk alacağınız bir faaliyet olabilir, hatta öyle ki yanınızda yiyecek ve içecek götürürseniz küçük bir piknik olur ve tadından yenmez 🙂
Berlin Katedrali
Berlin Katedrali
3- Reichstag (Parlamento Binası)
Halen daha Almanya’nın Parlamento Binası olarak faaliyet gösteren bu muhteşem yapının önünde, en az onun kadar güzel uçsuz bucaksız gibi görünen yemyeşil bir arazi var. Bugün, turistler önce Parlamento Binası’nın üstündeki cam kubbeden şehri seyrettikten sonra bu yeşil arazide dinlenmeyi tercih ediyor.
4- Kreuzberg
Küçük İstanbul adı da verilen Berlin’in Türk Mahallesi. Ben bir memleket kokusu alayım diyorsanız kendinizi Kreuzberg’e atabilirsiniz. Başka milletlerden göçmenlerin de olduğu bu bölgeyi görerek Berlin’in bir başka yüzünü de keşfetmiş olursunuz.
Merkezde “Kreuzberg Merkez” yazısını gördüğünüzde İstanbul’dan farksız bir yerle karşı karşıya olduğunuzu anlayacaksınız. 5- Checkpoint Charlie
Eskiden ikiye ayrılmış olan şehre yani Doğu ve Batı Berlin’e giriş kapısıdır aslında. Yani Doğuda’dan Batı’ya, Batı’dan Doğu’ya geçiş noktalarından biridir. Neredeyse 30 sene boyunca bu kapıdan askerler, büyükelçiler, siyasiler, üst düzey kişiler geçip gitmiş. Şimdi ise arkasındaki Mc Donalds tabelası ile birlikte turistlerin fotoğraf çektiği, sembolik askerlerle birlikte fotoğraf çekmek isteyenlerden 3 euro alındığı “turist noktası” haline gelmiş.
Berlin’de daha saymakla bitmeyecek kadar gezilecek yer, oturulacak kafe, serilecek parklar var. Bu yazı vakti az olup önemli noktaları görmek isteyenler içindi. Dilerim keyif almışsınızdır…
Duygu